Fındıkta stok affı sıkıntısı
tha – Ahmet Çıtlakoğlu’ndan uyarı: “Fındıkta stok affı sıkıntısı…” -Fındıkta stok affının doğuracağı sorunlar, sorumsuzluklar
-Stok affı bazıları için rahmet, bazıları için de ciddi bir imtihan olacak
Bir çok ürün ve eşyada olduğu gibi fındıkta da yapılan stok affının olumlu ve olumsuz yanları ile ilgili olarak kanusunda uzman Giresunlu Ahmet Çıtlakoğlu, bir yazı kaleme alarak ilgili ve yetkili herkesi uyardı.
Ahmet Çıtlakoğlu’nun dikkati çeken uyarılarının yer aldığı yazısı şöyle:
Fındıkta stok affı ile devlet, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bir takım haklar sağlıyor.
İşletmelerinde mevcut olduğu (fiili stoklarında bulunduğu) halde resmi defter kayıtlarında yer almayan yani geçmişte gerçekte faturasız yani belgesiz aldığı, resmi ifadeyle zuhulen belgesini temin edemediği fındığını resmi defter kayıtlarına yazma, diğer bir ifadeyle kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirme imkânı sağlanıyor.
Aftan 3 tip mükellef istifa eder
Stok affı, ilk bakışta iyi niyetle çıkartılmış, iyi niyetli mükelleflerin geçmişte yapmış oldukları kusurlu faaliyetleri bir manada meşrulaştırmak, af etmek için yapılmış bir hukukî düzenleme. Ancak bu aftan genelde (hususen fındık piyasasında) üç tip mükellef istifade eder.
Birinci grup: Stoklarında gerçekte bulunan, geçmişte belgesini temin edemediği fındığın bu vesileyle belgelendiren iyi niyetli mükellefler…
İkinci grup: stoklarında fiilin (gerçekte) olmadığı halde (stok affında beyan süresinin en son 31 Ağustos olması sebebiyle, 2021 sezon fındığa Müstahsil Makbuzu düzenlemeyip (%2 veya %4) G.V. Stopajı ödememek için Ağustos ayında, ya da vergi dairesince denetleme olmaz ise gelecek aylarda yeni satın alacakları fındığı stoklarında gösteren basiretli (uyanık!) mükellefler.
Üçüncü grup: Olmayan (hayâli) stokunu beyan ederek vergi stopajı avantajıyla bir o kadar fiyat farkı elde eden ikinci gruba dahil basiretli (uyanık!) mükelleflerle rekabet edebilmek için aynı uygulamayı yapmaya kendilerini mecbur hisseden mükellefler.
Hayâli stok beyanı ve neticesi!
Stoklarda fiilen olmadığı hâlde (hayâli) stok beyanında bulunan mükelleflerin, stok beyanına alet olan Mali Müşavirlerin, beyan sonrası gerekli denetim incelemeleri yapmayan Maliyenin (Vergi Dairelerinin) ve stok affı mevzuatını siyasetçilerin sorumlulukları!
İşletme stoklarında fiilen bulunmayan (hayâli) stok beyanının mükellefler açısından sorumluluğu!
– Hayâli stok beyanı, kanunun çıkarılma gayesine ters bir uygulamadır, tanınan hakkın istismar edilmesidir, basiretli bir tüccarın yapacağı bir iş değildir!
– Geçmiş yıllarda yapılan sözde kayıt dışılığı kayıt altına alalım derken başka bir kayıt dışı muamele yapmaktır…
– Beyan edilen hayâli stok kadar, gelecekteki alışlarını kayıt dışı bırakmaya vesile olmak ve vergi mevzuatına aykırı suç işlemektir.
– Hayâli stokların vergi stopajı kadar vergi ziyaına sebep olmaktır.
-Hayâli stok beyanında bulunmayan mükellefler karşısında haksız rekabete ve onların mağduriyetine sebep olmaktır.
-Hayali stok beyanını kayıt altına alanlar
Hayâli stok beyanını kayıt altına alan Mali Müşavirlerin sorumluluğu.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227’nci maddesine göre, mükelleflerin beyannamelerini imzalayan meslek mensupları (hususen Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler), imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi zıyanına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
– Bugün, faraza bir mükellef mali müşavirine gelip de “benim stoklarımda 100 ton fındık var, bunu kayıtlarımıza alalım ve stok beyanında bulunalım” dese…
– Mali Müşavir de o mükellefin 100 tonluk deposunun olmadığını bildiği halde, bile bile 100 ton fındık beyanında bulunsa ve kayıt altına alsa;
– Yarın, vergi denetiminde bu durum tespit edilse…
Böyle hayâli bir kayıt yapmakla mükellefin suçuna ortak olan o mali müşavir cezaî sorumluluktan nasıl kurtulacaktır, ya da kurtulabilecek midir?
Vergi Dairelerinin sorumluluğu
–Stok beyanlarında (faraza 100, 150, 200 ton gibi) göze batacak şekilde aşırı miktarda beyanlar olacak olursa;
-Böyle anormal görülen (gerçek olmama ihtimali yüksek bulunan) stok beyanlarının gerçek olup olmadığının (gerek işletmenin depo kapasitesi gerekse stok bedeli açısından) araştırması ve denetlenmesi Maliyece (Defterdarlıklar kanalıyla) yapılmayacak olursa;
-O denetimleri yapmakla sorumlu olan vergi dairesi müdürleri zan altında kalmayacaklar mıdır?
Siyasetçilerin sorumluluğu
Devlet tuzak kurmaz.
Trafik akışını sağlayan ana yol varken, bu yolun yanında tuzaklarla dolu tali bir yol açılacak olsa, tali yoldan giderken tuzaklara düşenlerin sorumlusu sadece tali yola girenler mi olacaktır, o tali yolu açanların hiçbir sorumluluğu olmayacak mıdır?
Stok affında (hususen fındık sektöründe) beyan süresi en son 31 Ağustos değil de faraza 31 Temmuz gibi bir tarih olsaydı, yukarıda sayılan ya da başka sayılabilecek birtakım usulsüzlük ve hukuksuzluklar vuku bulmamış olacaktı.
Siz, kanun koyucular olarak, stok affında beyan süresinin hususen fındık sektöründe 31 Ağustos olması ile art niyetli alıcılar için dolaylı bir vergi desteği(!) sağlar ve iyi niyetli alıcıların da rekabet edebilmek için aynı yola tevessül etmelerine yol açarsanız; burada sorumlu sadece bu imkânı kullanan vatandaşlar mı olacaktır?
Stok Affı Kanununda böyle bir açık bırakan (kanunu hazırlayan ve yasallaşmasına vesile olan) devletin vergi kaybına ve vatandaşın usulsüz işlem yapmasına zemin hazırlayan siyasetçilerin bu mevzuda hiçbir sorumluluğu olmayacak mıdır?
Velhasıl, bu stok affı bazıları için rahmet, bazıları için de ciddi bir imtihan vesilesi olacak gibi görülüyor.